Kilo Verme Sürecinde Doğru Bilinen Yanlışlar

Beslenme ile ilgili bir çok farklı görüşün, gerek medya gerek ise sosyal medya aracılığı ile rastlanıldığı bu günlerde, duyduğumuz veya okuduğumuz bilgilerin (maalesef ki)  hepsinin doğru olduğunu düşünmek yanlış olacaktır.

Doğru bilgiyi ulaştırmak adına, doğru bilgiyi arayan  danışanlarımdan ve dostlarımdan en sık karşılaştığım soruları açıkladım.

  • Ne kadar az yersem o kadar çok kilo veririm!

Öncelikle beslenme konusunda uzman olan biz diyetisyenlerin kilo fazlalığı olan bireylerdeki tedavi amacı sadece kilo verdirmek değil, sağlıklı bir şekilde kilo verdirmek ve verilen kiloların geri alınmasını önlemektir.

Metabolizmamızın normal bir şekilde işleyişine devam edebilmesi için belli bir enerjiye ihtiyacı vardır. Biz bu enerjiyi besinlerden sağlıyoruz. Aç kalınarak yapılan diyetlerde ise metabolizmaya gerekli enerjiyi veremeyiz. Gerekli enerjiyi bulamayan metabolizma ise vücudu “kıtlık dönemi”nde gibi düşünerek, enerji tasarrufu yapmaya başlar. Bu tasarrufu yapabilmek içinde hızını azaltır, böylelikle harcadığı enerjiyi en aza düşürür. Bunun sonucunda vücuttaki kilo verme ve yağ yakımı gibi olaylar da yavaşlar, hatta durur.

Diyelim ki aç kaldınız ve kilo verdiniz. Ömrünüz boyunca aç kalmanızın mümkün olmadığını biliyorsunuz. Hayatınızı devam ettirebilmek için vücudunuza elbet yeterli enerjiyi vermeniz gerekecek. Metabolizmanız bu kadar yavaşladıktan ve depolarınız boşaldıktan sonra aldığımız enerjiler ne olacak? Normalde depolanacağından çok daha fazlasını vücut tedbir amaçlı depolamaya başlayacak ve dengeli/sağlıklı bir diyet sonrasına göre çok çok daha fazla geri kilo alacaksınız.

SONUÇ : “Aç kalırsanız zayıflayamazsınız, zayıflasanız bile zayıf kalamazsınız!”

  • Sıvı besinler kilo aldırmaz!

Sıkça karşılaştığım 2. yanlış! Sanırım detox uygulamalarının yaygınlaşmasından sonra böyle bir yanlış anlaşılma ortaya çıktı. Öncelikle belirtmek isterimki detox, sıvı beslenmek demek değil, vücudumuzdaki toksiteyi azaltmak için doğru gıdaları(sıvı veya katı) seçerek, “belirli ve kısa bir süreliğine” o gıdalar ile beslenmektir. Bilinenin aksine detox aylarca süren uzun planlamalar ile değil, 3/5/7/10 günlük gibi kısa dönemli planlamalar ile yapılır.

Gelelim sıvı besinlere… Gıdanın maddenin sıvı halinde olması, kalorisiz olduğu anlamına gelmez. Sonuçta 100 gram kare çikolata da, 100 gram eritilmiş çikolata da aynı kaloridedir. Burada önemli olan tükettiğimiz sıvının enerji ve besin içeriğini bilmemiz gerektiğidir. Hatta bazen 1 bardak sıvının, 1 koca tabak yemekten daha enerji içerdiği görülebilir. Örneğin; 1 orta boy Frappuccino 301 kalori iken, 1 büyük tabak sebzeli tavuk yemeği 250 kaloridir. Frappucino neredeyse hiç protein içermeyip, karbonhidrat ve yağ içeriği yüksek olmasına karşın, sebzeli tavuk yemeği protein açısından zengindir ve yağsız olarak hazırlanabilir.

Ayrıca uzun süreli sıvı beslenen kişilerde, daha sonradan normal beslenmeye geçiş döneminde sindirim zorlukları sıkça görülmektedir. Bunun nedeni vücudun sıvı besinleri sindirmeye alışması, hatta katı besinleri sindirmeyi unutması bile olabilir!

SONUÇ: “Önemli olan tükettiklerimizin maddesel hali değil, içeriğidir!”

  • Akşam 19.00 dan sonra hiçbir şey yememeliyim!

Kime göre? Neye göre? Gece geç vakte kadar mesai yapmak zorunda olan bir iş adamı veya vardiyası 23.00-06.00 olan bir gece bekçisi bu kurala nasıl uyacak? 19.00’ın özelliği nedir? Milyonlarca farklı insan, farklı hayat, farklı metabolizma varken nasıl yemek yemenin sonlandırılması gereken kesin bir saat var?

Vücudumuzun kan şekeri seviyesini dalgalanan bir çizgi gibi düşünelim. Açlık durumunda çizgi aşağıya doğru, besin tüketimi sırasında ise yukarı doğru hareket eder. Doğru olan ise hafif dalgalanmalar ile düz bir seyirde devam etmesidir. Uzun süreli açlık durumlarında (Örneğin 19.00’dan sonra hiçbir şey yememek gibi!) kan şekeri seviyemiz dibe vurur. Bunun sonucunda hem metabolizma kendini kitleyerek kilo vermeyi durduracak, hem de ağıza alınan ilk lokmada(bu ertesi günkü kahvaltıda olabilir) kan şekeri çizgimiz tavana değecek ve kendini dengelemek için fazla şeker seviyesini alıp yağ olarak depolayacaktır.

Kilo verme ve yağ yakma olaylarının sürekli ve sağlıklı olarak devam edebilmesi için kan şekeri çizgimizin doğru olanı yapması, yani hafif dalgalanmalar ile düz bir seyirde devam etmesi gerekmektedir. Bunu da ancak belirli aralıklarla, doğru miktar ve besin tüketimi ile sağlayabiliriz. Bu durumda da uzun süreli açlığı önlemek adına doğru seçilmiş bir gece öğünü tüketmemiz en doğru olacaktır. Gece öğününüzün, size ve yaşam temponuza en uygun saate ve içeriğe sahip olması için ise mutlaka bir diyetisyene danışmanız gerekmektedir.

SONUÇ: “19.00’dan sonra hiçbir şey yememek kilo verdirmez, hatta kilo almanıza bile neden olabilir!”

  • Uyanır uyanmaz içilen limon suyu yağ yaktırır!

Öncelikle belirtmeliyim ki “BİLİNEN HİÇBİR YAĞ YAKICI BESİN YOKTUR!”. İsterseniz bir deneme yapalım. Bir parça kuyruk yağına birkaç damla limon damlatın. Herhangi bir erime veya yok olma durumu söz konusu mu? Değil mi? J

Protein içeriği yüksek bir öğün ile başlayan günlerde, metabolizmanın daha hızlı olduğu, yağ yakımının arttığı, beslenme programlarına daha kolay uyulduğu ve kişinin kendini gün içinde daha uzun süre tok hissettiği kanıtlanmıştır.

Oysa ki, limon bir meyvedir. Meyveler, früktoz olarak bildiğimiz meyve şekeri içerir. Limonun içinde de bolca früktoz bulunur. Limonda neredeyse hiç protein yoktur. Yani uyanır uyanmaz limon suyu içerek güne proteini düşük, şeker içeriği yüksek bir öğünle başlamış olursunuz. Bu da emin olun yağ yaktırmayacak, hatta belki de yağlanmanıza neden olacaktır! Yanında yüksek asiditesinden dolayı ortaya çıkabilecek mide sorunları da cabası!  Benim önerim uyanır uyanmaz içebileceğiniz en yararlı besin ılık sudur. Su içerek yağlarınızı yakamazsınız ama metabolizmanızı uyandırarak erkenden çalışmaya başlamasını sağlayabilirsiniz.

SONUÇ: “Sabah aç karnına limon suyu içmek yağ yaktırmaz, hatta yağlanmanıza bile neden olabilir!”

  • Form/Diyet çaylar kilo verdirir!

Bu madde belki de doğru bilinen yanlışlar arasındaki en tehlikeli olanı! DİKKAT! Form/Diyet çayların neredeyse tamamı “sinameki otu” içerir. Sinameki otu ve dolayısı ile sinameki otu içeren çaylar vücutta laksatif etki yaratırlar.  (Laksatif etki: bağırsakları çalıştırıcı etki).

Peki tehlikeli olan kısım nedir? Uzun süreli laksatif kullanımı sonucu (çay, ilaç, vb. hiç fark etmez), bağırsaklarımız bu laksatife bağımlı hale gelir ve laksatif kullanılmayan durumlarda tuvalete çıkmak neredeyse imkansızlaşır. Yani kilo vermek amacıyla içtiğiniz bu form/diyet çaylarına bağımlı hale gelebilirsiniz.

Sadece bağımlı olmakla da bitmiyor. Bu bağımlılığın sonuçları da var elbet. Bağırsak tembelliği! Hatta çayların kullanımına devam edilmesi halinde kolon kanserine kadar neden olabileceği biliniyor.

Çözümü ise etiket okuma alışkanlığı edinmek. Bitki çayı karışımları almadan önce içeriğini okuyarak, sinameki otu içermeyenlerini tercih etmelisiniz. Tuvalete çıkma zorluğu yaşıyorsanız  laksatiflere yönelmek yerine diyetisyeninize danışarak zararsız bir öneri istemelisiniz.

SONUÇ: “Diyet/form çayların laksatif etkiye sahip olanları sürekli olarak tüketilmemelidir!”

*BONUS MADDE:  Televizyon, gazete ve internette duyduğum/okuduğum her şey doğrudur!

Evet, keşke televizyon, gazete veya internette duyduğumuz/okuduğumuz her şey %100 doğru bilgi içerse, ama maalesef ki öyle değil. Bu nedenle (özellikle sağlığınıza etki edecek konularda) edindiğiniz bilgileri hayata geçirmeden önce mutlaka kendiniz de araştırın ve konunun uzmanlarına danışın.

Diyetisyen Cansu Yalçın

www.cansuyalcin.com.tr

Bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz...

Adınız Soyadınız (gerekli)

Telefon Numaranız (gerekli)

Epostanız (gerekli)

Düşündüğünüz Operasyon

Eklemek istedikleriniz (mesajınız)